sivil haklar hareketinden seattle sokaklarına kültür ve aktivizm…
culture & activism from the civil rights movement to the streets of seattle…
ingilizce / english !!!
indir / download:
sivil haklar hareketinden seattle sokaklarına kültür ve aktivizm…
culture & activism from the civil rights movement to the streets of seattle…
indir / download:
“gs yeni stadı açılırken ıslık çaldıkları için savcılığın ve terörle mücadele birimlerinin incelemeye aldığı tekyumruk grubu açık hedef durumuna gelmiştir. galatasaray tribünlerinde emekten ve taraftardan yana bir oluşum şimdiden bir çok kişiyi rahatsız etmiş durumdadır.
o gün tüm arena ıslıkladığı halde, fatura tekyumruğa çıkartılmaya çalışılmıştır. çünkü tekyumruk daha öncede olduğu gibi taraftarların ve emeğin hakkını açıktan savunmuştur, bundan dolayı hükümet ve cevreleri ile adnan polat’ın hedefi haline gelmişlerdir. velhasıl tekyumruk’a karşı atılan her adım adnan polat ve recep tayyip erdoğan’ın sorumluluğundadır.
tekyumruk daha önceleri hem tekel hem de ups mücadelerine destek vermiş, arena stadı yapımında hayatını kaybeden işçilerin isimlerin yaşatılması için kampanya yürütmüş en son hakkari’de metin oktay kütüphanesi açmıştır.
spor emek-sen’in düzenlediği çağrı ile birlite forza livorno olarak biz de, tüm emekten ve müşteri olmak istemeyen, susturulmak istemiyen taraftarlardan yana olan her taraftar grubunu, sendikaları, partilerini, kitle örgütlerini cumartesi günü saat 14.00′de gs lisesi önünde buluşmaya çağırıyoruz. Ferman Tayyip’inse tribünler, üniversiteler, sokaklar bizimdir!
Forza Livorno”
a call for solidarity action for tekyumruk (one fist), one of the fan clubs of galatasaray football club, which is criminalized because of the protest they did against turkish pm.
pirate radio usa, abd’deki, ( fcc onları yakalamadığı sürece ) insanların istediği şeyleri çaldığı ve istediği şeyleri söylediği underground, lisanssız radyo dünyasıyla ilgili uzun metrajlı bir belgesel. bu süreçte big media ‘nın ( büyük medya ) yükselişini, bunu karşılamak için indy media’ nın ( bağımsız medya ) büyüyüşünü görebilir, ve seattle’ daki 1999 dünya ticaret örgütü ( w.t.o ) toplantıları esnasında gerçekle hesaplaşmalarına tanık olabilirsiniz.
dj ‘ler him ve Hhr, pirate radio usa stüdyolarından canlı yayınla sizi ülke çapında kaçak radyo istasyonlarının içinde bir rock’ n roll yolculuğuna çıkaracak ve amerikalıların neden radyo dalgalarını özgürleştirmek için federal yasalara karşı geldiklerini gösterecek. dalgaları ele geçirin!
pirate radio usa is a feature length documentary about the underground world of unlicensed radio in the usa, where people play what they want and say what they want-unless the fcc catches them. on the way see the rise of big media, the growth of indy media to encounter it, and witness their showdown over the truth during the 1999 world trade organization meetings in seattle. dj ‘s him and her, from their live pirate radio usa studio, take you on a rock -n-roll journey inside rogue radio stations across the country to see why americans defy federal law to free the radio airwaves. seize the airwaves!
indir / download:
wikileaks ile geçirilen altı ay sonunda, wikileaks’in kuruluşu, amacı, çalışma şartları hakkında yapılmış olan bir saatlik bir belgesel.
a documentary on wikileaks and it’s history, after following them six months.
indir / download:
“Anladık ki, biz anneler politikaya ilişkin hiç birşey bilmiyoruz.
Biz hepimiz evimizde, ailemizle birlikteydik. Ama ne zaman ki çocuklarımızı alıp götürdüler, ondan sonra öğrendik. Nasıl bir hayat istiyorlar? Nasıl bir düşünceyi savunuyorlar? Nasıl bir ütopya istiyorlar?
Aynı şekilde askeri diktatörlük bir sürü muhalifin ölmesine yol açtı.
Ne zaman ki anneler, yürümeye başladı, gösteri yaptı. “Nerede bizim çocuklarımız?” dedi.
Çocuklarımızın ne durumda olduğundan haberimiz yoktu.
Üç çocuğu alıp götürmüşler, başka birisinin de bir çocuğu kayıp.
Ya hepsini birlikte alıp götürmüşler. Ya da sadece birini almışlar.
Herkes önce yalnız başına gösteri yapıyordu.
Ne zaman ki gösteriye başladık. O zaman anladık ki, aynı durumda olan çok fazla anne var. Aynı zamanda biz gösteriye başladığımızda, birbirimizle sosyal olarak ta ilişkiye geçtik.
Anladık ki, hepsi Otuz bin. İki nesil çocuk kayıp! Otuz bin çocuğu ortadan kaldırdılar. Çünkü askeri cunta, muhalifleri, devrimcileri istemiyordu, askeri cunta.
Çünkü çocuklarımız sosyal bir dönüşüm istiyordu. Çocuklarımız biliyorlardı ki, Arjantin çok zengin bir ülke, Dünyayı doyurabilecek kadar, bütün dünyayı, bütün dünyayı! Fakat, bunu onlara öğreten kimse yoktu. Bunu öğretmek için okullarda çalışan bir baba yoktu. Çocuklarımız değişimin gerekliliğini anladılar, onlar biliyorlardı. Annelerse, anneler başka bir konu. Ama biz de öğrendik. Ne zaman ki çocuklarımız için yürümeye başladığımızda; Düşünceler, planlar, çocuklarımızın düşünceleri ve mücadeleleri. Biz anneler ve onların kardeşleri, hepimiz çocuklarımızın adları üzerine söz verdik.
Biz ölümleri üzerine konuşmayacağız. Biz biliyoruz ki, onlar toplama kamplarında şiddete maruz kaldılar. Dehşet verici işkencelere maruz kaldılar. Ve onları öldürdüler, uçaklardan denize atıldıklarını da biliyoruz. Ne zaman uçaklar havalansa, kilise “Tanrı günahlarımızı affetsin” diyordu, bütün bu yapılanlar için.
…
Bir baba aç çocuklarını doyurmak için ekmek çalıyor ve hapse atılıyor
ama bizim Otuz bin çocuğumuz öldürenler, onlar hala serbest. Bizim mücadelemiz hala bitmedi. Yirmisekiz yıldır mücadeleyi sürdürüyoruz. Bunun için biz ant içiyoruz. Soruyoruz hapishaneler var, hücreler var. Neden onlar hapishaneye gitmiyorlarmış? Bütün şiddeti kullananlar neden bugün hala serbest? Bizim mücadelemiz hala bitmedi. Hiçbir zaman korkmadık, hiçbir zaman. Biliyor musun niye? Biz çocuğumuzu dokuz ay karnımızda büyüttük. İşte bu bizim gücümüz, biz onları istiyoruz. Onlar büyüttük, eğitim ve kültür verdik. Ve bununla birlikte onlar aşıktılar.”
Juana Meller De Pargament, Plaza de Mayo Madre – Mayıs (Meydanı) Annesi, Arjantin
…
Ben şahsen dışarıdan direnmeye çalışıyordum, onlar da içerden direnmeye çalışıyordu. Ama işte biliyordum ki orada, içerde dışarda direniş olmadan olmayacağını, en azından, en azından birşeylerin yapılacağını. Ama Sibel’de üzerine düşen ölüm orucuydu, başka bir silahı yoğudu ki, Sibel’in eli kolu bağlı, o an tek yapacağı oydu, onu yaptı. Şok ta olmadım, çünkü ben de direniyordum. Şunu söylüyordum bende, içerde ben de Sibel’in yerinde olmuş olsam ben de aynı şeyi yapardım.
O arkadaşları orada öte tarafta ölürken, çoğu arkadaşları yoldaşları o zaman ölüm orucundaydı, benim için o zaman şu yapı bu yapı yoktu, hepsi aynıydı. Biri öbür hücre de, biri beri hücrede de olsa, onların yaptıkları, birbirlerinden aldıkları güçle, onlar orada direniyorlardı. Onun için Sibel haklıydı, hatta dediği de şuydu, “burada yaşanılmaz, ölünür” dedi bana.”
Sakine Sürücü, Cumartesi Annesi, Türkiye
the similarities between the argantina & turkey… fascism is fascism at everywhere …
indir / download:
yugoslavya’ daki kadınların, ikinci paylaşım savaşı ve nasyonal sosyalistlere karşı direnişteki rolleri üzerine bir kitap.
the role of yugoslanian women during second world war and in resistance against national- socialism.
die rolle jugoslawischer frauen im zweiten weltkrieg und im widerstand gegen den nationalsozialismus.
indir / download:
Sınıfsal bir tavır olarak Hackerlık:
Her sistem kendi faresini üretir; ya da meşhur deyimle, “Roma’yı yapan yollar, yıkan da yollardır.” Ne kadar incelikle düşünülmüş olursa olsun, ne kadar aşılmaz güvenlik duvarlarıyla çevrilmiş olursa olsun, bir sistemi üreten insansa eğer, onu bozacak olan da yine insandır. Hatta doğanın ortaya koyduğu karmaşık sistemlere bile sızan, var olan sistemleri bozup yeni sistemler üreten; olmaz denileni de olduran insandır, olmazı yıkan da…
Tek ya da önceden belirlenmiş bir doğrultuda, akış halindeki bir veriye dışarıdan müdahale etmek; gizli kapaklı işlerin döndüğü bir yapının içine bakmak; kamudan gizlenen bir bilgiyi kamu yararına ifşa etmek; herhangi bir şey bedava sunulabilecek bir hizmetken sırf büyük şirketlerin çıkarları gereği ücretli verilen bir hizmete dönüştüğü için bu hizmeti anonimleştirmek; fakat bütün bu eylemleri yaparken insanın temel dürtüsünün ağırlığını sürekli omuzlarında hissetmek; yani merak! Merak duygusu denilebilir ki Hackerlığı güdüleyen temel motivasyon; ancak bu merakın sonucunda ulaşılana bencilce çıkarlar çerçevesinde yaklaşılabileceği gibi, bir özgürleştirme, kamunun yararına sunma, hatta ve hatta anarşizan bir tavır olarak sistemin çarklarına dinamitleri yerleştirip patlatmak da mümkün.
McKenzie Wark, ikinciyi öğütleyenlerden. Hatta ateşli bir tavırla, konuya etik açıdan yaklaşarak Hackerlığın kültürel, entelektüel sözcülüğünü de üstleniyor. İster hırsız olun, ister yol kesen eşkıya, ister Donkişot, isterseniz de Robin Hood; ve belki de Arsen Lüpen, Fantoma vs. Her işin bir adabı vardır. Zenginden alıp yoksula vermek ya da en azından yoksula ilişmeyip sadece zengini söğüşlemek; bu eski zaman korsanlarının takındığı tavırla dağdan inip yol kesen eşkıyaların bazılarının takındığı mert tavır arasında bir yerlerde günümüz Hackerlarının takındığı tavrı da görebiliriz. “Bir Hacker Manifestosu” kitabında bu tavrın sözcülüğünü üstlenmiş gibi görünen McKenzie Wark, ısrarla sistemin ne kadar bencil çıkarların etrafında döndüğünü açığa çıkarmaya çalışırken, öte yandan da bunu bozacak olan iradenin sahip olması gereken ahlaki değerleri vurgular. Bütün dünyada kötü bilinen, sicili suç raporlarıyla dolu bu damgalı işi savunmak kolay değil tabii. Birçoğumuzun bilgisayarı şu ya da bu şekilde tüm virüs programlarının koruma engeline rağmen virüs yemiş, takla olmuştur zamanın birinde. Hatta ve hatta yine birçoğumuz çok değerli çalışmalarımızı, bilgilerimizi kaybetmişizdir sırf yediğimiz virüs yüzünden. Bunları üretenlerin de Hacker olarak tanımlandığı bir camiada elbette ki McKenzie Wark’ın işi zor.
“Hacklemek farklı olmaktır” diyor Wark, yine aynı kitabında. Farklı ve meraklı olmak. Fakat farklılığın, farklı olma vurgusunun yanında, “… tam olarak kim olduğumuzu bilmiyoruz.” diye alttan da alarak Hackerlığın köklerini, amaçlarını ve ilgi alanlarını sorgulayıp bir manifestoya dönüştürüyor söylemlerini.
Wark, gerçek Hackerlarla kişisel çıkarlar peşinde koşan, virüs yazan, veri hırsızlığı yapan sahtekârların arasına belirgin bir çizgi ya da ayrışma olarak bilgiyi anonimleştirmeyi öne sürüyor gerçek Hacker tavrını siyasallaştırmaya çalışırken.
Altıkırkbeş Yayın’ın manifestolar serisine taze eklenmiş bir kitap “Bir Hacker Manifestosu”. Ancak anlaşılması gerçekten zor bir manifesto. Bunun nedeni de gerek yazarın kendi sözcükleriyle yeni bir söylem oluşturma arayışında ve gerekse de diğer birçok sosyal sınıf gibi, Marksist bir yaklaşımla, Hackerları da sosyal bir sınıfa dahil etme arayışında aranabilir diye düşünüyorum. İşçi sınıfının Marksizm’den referansla nasıl bir söylem biçimi varsa, Hackerların da aynı referanstan bir söylem biçimi olmalıdır. Wark söylüyor tabii bunları. Hackerlığı siyasallaştırma çalışırken tıpkı Marksistlerin işçi sınıfına yükledikleri misyon gibi Wark da Hackerlerın olması gereken misyonunu şöyle özetliyor: “Hackerlar dünyaya yeni şeylerin gelmesine imkân yaratırlar. Her zaman büyük şeyler ve hatta iyi şeyler bile değil, ama yeni şeyler.” Ve ekliyor: “Ürettiğimize sahip değiliz-o bize sahip.”
Ya da “zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok”.
Dünyayı daha iyi, yaşanılabilir kılmak; hiç olmadı bunun çabası içinde olmak; kişisel çıkarların baskısı altında kötü niyetlerinin esiri olmamak. Çıkar peşinde koşmamak. Sistemin örüldüğü çelik halatları bir fare sabrıyla kemirmek. Karanlığın ortasına bir havai fişek gibi sızmak. Son noktada, yine Wark’ın deyimiyle “Devlet ilk ve son olarak içinden bir içe dönüş fışkıran bir zarf, geçirgen bir zar, bir deri”yse eğer, bu deriyi, zarı yırtmak içine bakmak o içe dönüşü dışa döndürmek için çaba göstermektir gerçek Hackerlık.
Wark’ın “Bir Hacker Manifestosu” kitabı Hackerlığı farklı bir açıdan görmek isteyenlere önerilir.
A Hacker Manifesto is the Big Picture of not only where we are in the ‘information age,’ but where we’re going as well. Adopting the [epigrammatic] style of Guy Debord’s Society of the Spectacle, as well as updating its ideas, Ken Wark establishes so-called ‘knowledge workers’ as an unrecognized social class: ‘the hacker class.’ Wark also updates Marx and Engels, Deleuze and Guattari, Nietzsche, and a host of others…Far from just being the story of ‘us versus them’ class struggles, Ken Wark’s book is far more complex: It tackles many issues, historical, emergent, and emerging.
indir / download:
http://www.mediafire.com/?rcn5byx4pt1h3uk
not: kitabın türkçesi 6.45 yayınları tarafından basılmış…
derrick jensen tarafından iki bölüm olarak yazılan endgame serisi medeniyetin ve sistemin sorunlarını ve bunlarla nasıl başedebileceğimizi anlatıyor. ilk bölümü olan “the end of civilization” günümüzde insanlığın neden bu kadar vahşi ve zararlı bir sistemde yaşamaya devam ettiğini ve bu noktaya nasıl geldiğini analiz edip açıklarken ikinci bölüm “resistance” bu sorunla nasıl baş edebileceğimiz üzerine kafa yoruyor. derrick jensen’in press action person of the year ödülünü almasını sağlayan bu seri politik bir duruş ve yaşam üzerine düşünmek ve bir şekilde bunu harekete geçirmek isteyenler için el kitabı olacak kadar dolu bir çalışma.
hailed as the philosopher poet of the ecological movement, best-selling author derrick jensen returns with a passionate forecast of how industrial civilization, and the persistent and widespread violence it requires, is unsustainable. jensen’s intricate weaving together of history, philosophy, environmentalism, economics, literature and psychology has produced a powerful argument that demands attention in the tradition of such important books as herbert marcuse’s eros and civilization and brigid brophy’s black ship to hell.
in volume I: the problem of civilization, jensen lays out a series of provocative premises, including “civilization is not and can never be sustainable” and “love does not imply pacifism.” he vividly imagines an end to technologized, industrialized civilization and a return to agragrian communal life.
if volume i lays insightful framework for envisioning a sustainable way of life, volume II: resistance catapults this discussion into a passionate call for action. using his premises as guidelines for exploring real-world problems, jensen guides us toward concrete solutions by focusing on our most primal human desire: to live on a healthy earth overflowing with uncut forests, clean rivers, and thriving oceans that are not under the constant threat of being destroyed.
indir / download:
20. yüzyılın en ünlü sosyal adalet zaferlerinden bazıları zamanımızın en büyük pasifistleri olan mahatma gandhi ve martin luther king’e bağlanmaktadır. bu, tarihsel bir aklamayı teşkil eder, ki bu zaferler devlet kendi seçeneklerini tarttığında ve kötünün iyisini seçtiğinde elde edilir: pasifistler. bu videoda, derrick jensen, lierre keith, aric mcbay, harjap grewal, gord hill ve peter gelderloos gandhi mitinin çözümlemesini yapar ve militan eylemin direniş hareketinde neden önemli rolü olduğunu gözler önüne serer.
some of the most celebrated social justice victories of the 20th century are attributed to the great pacifists of our time, mahatma gandhi and martin luther king. this constitutes a historical whitewash, as these âvictoriesâ were achieved when the state weighed its options and chose the lesser of two evils: the pacifists. in this segment derrick jensen, lierre keith, aric mcbay, harjap grewal, gord hill and peter gelderloos deconstruct the gandhi myth and show us why militant action plays an important role in movements of resistance.
indir / download:
http://rapidshare.com/files/421523994/stimulator-pacifying_resistance.rar
1968 senesinde kara panterler partisi şubelerinin bir kısmı insiyatif alarak, daha sonrasında tüm şubeler tarafından yaygın bir kabul ve uygulama görecek olan, kahvaltı programını başlatırlar. bu sosyal hizmet programlarının başlangıcıdır. kara panterler partisi üyeleri kendilerini destekleyen yerel esnaflardan topladıkları gıda maddelerini kahvaltı halinde çocuklara sunmaya başladı. kahvaltılar yoksul siyahi semtlerde çocukların çoğunun evinde bulunmayan ama gelişimleri açısından da oldukça gerekli olan gıda maddeleriydi.
çocuklar için düzenlenen kampanyalardan birisi de sabah kalkıp onlar okullarına gitmeden önce onlarla ilgilenen panterlerdi.
1971’lerde partinin halk için hizmet programları arasında topluluklararası haber servisi, polisin topluluklarca kontrolü, özgürlük okulları, halkın ücretsiz tıbbi araştırma sağlık klinikleri, bedava giyecek programı, cezaevlerine ücretsiz servis programı, ürkütücü çevreye karşı büyükler programı, anemi araştırma vakfı, bedava ambulans servisi, ücretsiz yiyecek programı gibi en çok kullanılanlar hariç daha akla gelmeyen ve bir topluluğu kendi kendine yeterli hale getirmeye yarayan, bağımlılığı minimuma indirme çabalı bir çok sosyal program daha hayata geçirilmişti. ( 170 sf. )
the black panther party represents black panther party members’ coordinated responses over the last four decades to the failure of city, state, and federal bureaucrats to address the basic needs of their respective communities & the capitalistic way of socia life.. ( 170 pages )
indir / download:
http://rapidshare.com/files/420605173/The_Black_Panther_Party_-_Service_to_the_People_Programs.rar