Archive for the etkinlik-eylem-anma Category

1 mayıs çağrısı / ankara

Posted in 1 Mayıs (1 May), Anarşizm (Anarchizm), destek ( support ), duyuru / announcement, etkinlik-eylem-anma, haberler ( news ) on Nisan 25, 2012 by anticopyrighttr

Savaş, tahakküm, gözetim, kandırılma, sömürülme, hiçleştirilme ve adını duyduğumuz zaman, yaşamlarımızda her an baskısını hissettiğimiz birçok kavram daha…

İktidarın, medyasını, ordusunu,polisini,eğitimini, dinini kullanarak; kandırma politikalarına karşılık, bu 1 Mayısta sorularımız var!

Güvenlik yalanıyla her yere kameralarını, polisini diken, yaşamları kolaylaştırma yalanıyla teknoloji diyen, sosyal paylaşım sitelerinde yazılarından ötürü tutuklayan iktidar, güvenliği mi sağlıyor?

Gözetim GÜVENLİK için mi, TUTUKLAMAK için mi?

Gözetim Toplumu=Tutuklu Toplum; çünkü emeğin savunulması olan sendikalarda tutuklanan insanları gördükçe, örgütlenmekten korkmamız, güvenceyi korkaklıkta, aldırışsızlıkta ve polisin kollarında aramamız isteniyor.

Eğitimle ilgili taleplerini ortaya koyanları tutuklayan, başka itirazı olanları uzaklaştıran, süren, kovan bu düzen üniversite ticarethanesinin içine hapsolmuş ÖLÜ bir gençlik istiyor.

Demokratikleşme, Ortadoğu’nun kahramanı seçilebilmek için din kardeşliğinden girip millet idaresinden çıkmak, sonra da Roboski’ de 34 insanı öldürmek, bu toprakların celladı olmaktan başka bir şey değildir.

Parasız sağlık deyip, evlerin içine kadar girip, parasızlığı, fakirliği tescilleyen 4+4+4 Batı standartı eğitim deyip, Batı muhafazakarlığını eğitimiyle dayatan iktidarın inandırma politikalarına inanmamamız, her türden ezilenlere karşı vicdanen duyduğumuz sorumluluktandır.

Daha geçtiğimiz günlerde Tuzla’da hayatını kaybeden işçilerin yanı sıra, hepimizin işçileştirilmeye çalışıldığı bu düzende Tuzla’da olduğu gibi, kadınsan erkek iktidarıyla, işçiysek fabrikada, öğrenciysek okulda, eşcinselsek sokakta, birlikteysek mahallede ölmemize karşılık, yaşamak için isyanı ve devrimi savunuyoruz.

Ve bizler, tabiatı gereği öldüren devletin; yasalar koyan, yürüten, yargılayan her türlü otoritesini reddediyoruz.

Siyasetin, kültüren, cinsiyet olarak yoksun ve sınıfsal olarak her türden ezilenlerin birliği adına;

1 Mayısta Alanlara!

İsyan Devrim Anarşi!

may day call from ankara…

unutmuyoruz, affetmiyoruz !!! / we don’t forget, we don’t forgive !!!

Posted in Anti Faşizm (Anti Fascism), destek ( support ), duyuru / announcement, etkinlik-eylem-anma, Eylem (Protest) on Ocak 18, 2011 by anticopyrighttr

4 YIL OLDU

4 yıldır adaleti, vicdani, hukuku arıyoruz.
Bulamıyoruz.

4 yıldır yargıyı, hükümeti, meclisi arıyoruz.
Bulamıyoruz.

4 yıldır, sokak ortasında arkadaşımızı katledenlerin
arkasındaki güçlerden söz ediyoruz,
laf dinletemiyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
devleti mahküm etti, “ucuz atlattık” diye sevindiler.

İnsanlık hakkımızı kullandık, adalet istedik,
çocuk dediler.

Çocuk gitsin, ağabeyleri gelsin dedik, umursamadılar.

Vatandaşlık hakkımızı kullandık, sorular sorduk,
cevap vermek yerine dalga geçtiler.

Hrant Dink’i aramızdan almalarının 4. yılında
bir kez daha omuz omuza vermek için,
ailesi, dostları ve bütün sevenleriyle birlikte
onu anmak icin 19 Ocak’ta, saat 3’te,
Hrant’ın vurulduğu yerde buluşuyoruz.

Bebekten katil yaratan karanlığa ışık tutmayanlar
o karanlığı istiyor demektir.

O karanlığı hep birlikte ortadan kaldıralım.

HRANT’IN ARKADAŞLARI

It’s been 4 years.

For 4 years, we keep looking for the justice, conscience and the law.
We cannot find them.

For 4 years we keep looking for the judiciary, the government, the parliament.
We cannot find them.

For 4 years, we keep talking about the powers
behind the murderers of our friend;
We cannot make our voice heard.

The European Court of Human Rights convicted the state,
they were relieved to have a narrow escape.

We used our human right and demanded justice,
they said that he was a child.

We asked them, then, to find the big brothers,
they ignored.

We used our civil right and asked questions;
they mocked us.

We will, once again,
get together on the 4th anniversary of Hrant Dink’s murder,
to stand in solidarity and to commemorate him
together with his family, friends and beloved ones.

We will be at the spot he was shot
on Januray 19, at 13.00.

The ones who do not shed light upon the darkness
which makes murderers out of babies, favors that light.

Let us unveil that darkness.

FRIENDS OF HRANT

13:30 Taksim Tramvay Durağından Agos’a yürüyüş
15:00 Agos Önü
19:00 Taksim Tramvay Durağından Galatasaray’a meşaleli yürüyüş

for more information about the case, you can visit:

http://www.hranticinadaleticin.com/en/invite.php

yunanistanda isyan (bildiriler) / riot at greece (reports)

Posted in duyuru / announcement, etkinlik-eylem-anma, Eylem (Protest), Yunanistan (Greece) on Mayıs 6, 2010 by anticopyrighttr

Marfin Bank’ın bir çalışanından bankanın iç yüzü hakkında ve ölümlerin nasıl gerçekleştiğine dair bir mektup;

“Bugün haksızca ölmüş olan iş arkadaşlarıma karşı bir sorumluluk hissettiğim için bu mektubu yazıyor ve bazı objektif gerçekleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu mektubu tüm medya kuruluşlarına da yolluyorum. Biraz olsun bilinci yerinde olan herkes bunu yayınlamalı. Diğerleri ise hükümetin oyununu oynamaya devam edebilir.

İtfaiye söz konusu binaya işletme ruhsatını hiç çıkartmadı. Bu konuda anlaşma yunanistan’daki tüm işyeri ve şirketlerdeki gibi atlatılmaya çalışıldı.

Söz konusu binada hiçbir yangın güvenlik malzemesi yok, kurulmuş veya planlanan bir tane bile -ne bir tavandan söndürücü, ne bir yangın çıkışı ne de bir yangın hortumu bulunmamakta. Sadece birkaç taşınabilir yangın söndürücü bulunmakta ki bu da çok eski güvenlik önlemleriyle yapılmış olan bu binada hiçbir şekilde yardımcı olmaz.

Marfin bank çalışanlarından hiçbiri yangına karşı önlemler konusunda eğitime sahip değildir, bir yangın söndürücü kullanımı hakkında bile bilgi verilmedi. Her ne kadar müdüriyet kağıt üzerinde bu eğitimler için büyük paralar harcadığını yazsa da en ufak bir eğitim bile söz konusu olmamıştır.

Çalışanların binadan tahliyesi konusunda da herhangi bir bilgilendirme yada eğitim yapılmadı, itfaiye ile her hangi bir deneme çalışması yada bir bilgilendirme yapılmadı. Marfin bank’ta yapılan tek eğitim çalışması, olası terörist saldırılara karşın yazılan senaryolarda bankanın “büyük adamlarının” bürolarından güvenli bir şekilde nasıl kurtulabilecekleri hakkındaydı.

Söz konusu binada, bu tarz durumların yaşanabileceği bilinmesine ve baştan sona yanıcı maddelerle dolu olmasına rağmen yangın anında kaçılabilecek hiçbir nokta bulunmuyor. Mobilyalar, kağıt, plastik ve kablolar gibi yanıcı maddelerle dolu. Dürüst olmak gerekirse bina bir banka için kullanıma hiç müsait değil.

Güvenlik elemanlarından hiçbiri sürekli binayı korumaları gerektiği halde, ilk yardım veya yangın söndürme konusunda bilgi sahibi değiller. Bay Vgenopoulos’a göre [Marfin bank’ın sahibi] tüm çalışanlar potansiyel birer güvenlik görevlisi ve iftaiyeci olmalı.

Banka yönetimi çalışanları bugün işyerinden ayrılmamaları konusunda ciddi bir şekilde bağlamıştı, sabahtan gelen uyarılara ve sık sık bu konuda soru sorulmasına rağmen banka yönetimi gerekirse kapılarını kilitleyip binada kalmalarını ve kapıların sürekli kapalı olduğunu telefon yoluyla teyit etmelerini istedi. Hatta binanın internet bağlantısı bile çalışanların dış dünya ile iletşimini koparmak için gün boyunca kesildi.

Son zamanlarda atmosferin sürekli gergin ve terörize olmuş olmasıyla ilgili yönetime giden bilgilendirmeler sonrasında sözlü bir “teklif” sundular: ya çalışırsınız ya da kovulursunuz.

Şubeye soygun ihtimallerine karşı bugün gelecekleri yönetim tarafından sözlü olarak bize bildirilen iki gizli polis bugün hiç görünmediler.

Sonuç olarak baylar, şimdi kendinizi sorgulayın ve şaşırmış gibi yapmayı kesin. Bugün olanlardan siz sorumlusunuz ve herhangi bir dürüst devlet (şu TV şovlarınızda sık sık örneğini gösterdiğiniz türden) yaptıklarınızdan dolayı çoktan sizi tutuklardı. İş arkadaşlarım bugün bazı kötü niyetler yüzünden öldüler: Marfin bank’ın ve kişisel olarak bugün işe gelmeyenler [5 mayıs, genel grev!] yarın hiç gelmekle uğraşmasınlar [çünkü kovulmuş olacaklar] diyen banka müdürü Bay Vgenopoulos’un kötü niyetleri yüzünden.

— Bir Marfin Bank çalışanı.


Katiller kendi kurbanlarına “yas tutuyor”.

(Yaşanan trajik ölümler hakkında)

Muazzam grev yürüyüşleri bugün heryeri kapladı, 5 mayıs bir sosyal patlamaya dönüştü. En azından her yaştan 200.000 insan sokaklardaydı (çalışandan işsize, memurdan özel sektöre, yerlilerden göçmenlere), ardarda dalgalarla parlamento binasına girilmeye çalışıldı. Otoritenin kuvvetleri tam güç olarak oradaydılar ve her zamanki rollerini gerçekleştirdiler, politik ve finans otoritelerini korudular. Çatışmalar saatlerce ve geniş bir şekilde sürdü. Politik sistem en zayıf noktalara düştü.

Tüm bunların ortasında ise hiçbir kelimenin tarif edemeyeceği trajik bir olay gerçekleşti: Marfin Bank’a saldırı esnasında 3 kişi yanarak öldü.

Devlet ve tüm medya lak-lakçılarıhiç utanmadan olayın hemen ardından eylemlerin amacını saptırmak, sosyal öfkeyi düşürmek için birtakım “katil-maskeli gençten” bahsetmeye başladılar; bu da polisin sokakları işgal etmesinin, sosyal direnişin ve devlet terörüne ve kapitalist barbarlığa karşı itaatsizliğe saldırının arkasına dayanak oldu. Bunun üzerine son birkaç saat içerisinde polis kuvvetleri Atina’nın merkezine yürüdü, binlerce gözaltı yaptılar, silahlar ve gaz bombalarıyla Exarchia bölgesindeki Zaimi sokağındaki “birleşmiş çoktürlü hareket bölgesi”ne ve Tsamadou sokağındaki “göçmen ini”ne baskınlar yapıp, zarar verdiler. Aynı zamanlarda polis Başkan’ın her ne olursa olsun o katilleri yakalayacağını söylemesi üzerine birçok kendinden-örgütlü bölgeyi (işgal evleri ve inler) tehdit etmeye başladı.

Hükümet, hükümet görevlileri, politik çalışanlar, TV-ağızları ve maaşlı yalan-yazarları düzenlerini temize çıkarmaya ve anarşistleri ve her türlü direnişi kriminalize etmeye başladılar. Bu katillerden biri olma ihtimali olan herhangi biri (devletin senaryosuna göre) kimlerin arasında olduğu biliniyordur ve ne olursa olsun ona gerekeni yapmaları gerektiğini söylüyorlar. Bu da direnişteki insanların kafalarında ciddi bir karmaşa yaratıyor: insanlar kendi içlerinde bir tereddüte düşürüyor, birilerinin cinayet için emir vermiş olabileceği düşüncesi kafaları karıştırıyor.

Ama gerçek katil, bu trajik ölümlerden sorumlu olan kişi “bay” Vgenopoulos’tur, çalışanlarına şantaj yapan, çalışanlarını genel grev günü üstelik yürüyüş yolunun tam ortasında olan Stadiou Avenue’de çalışmaya zorlayan kişidir. Bu tarz şantajlar maaşlı köleliğin terörünü yaşayan insanlar tarafından iyi bilinir. Şimdi düzenin bekaasını korumak ve geleceğin muhtemel başkanına destek olmak için ultra-kapitalist Vgenopoulos’un nasıl bir yalan ve bahaneyle çıkıp toplum önünde kendini aklamaya çalışacağını bekliyoruz.

Eğer eşi görülmemiş bir grev katil olabiliyorsa…

Eğer eşi görülmemiş bir eylem, eşi görülmemiş bir kriz bir katil olabiliyorsa…

Eğer yaşayan ve halkın içinde olan sosyal alanlar katil olabiliyorsa…

Eğer devlet sokağa çıkma yasağı koyup eylemcilere “katili yakalamak adına” saldırabiliyorsa…

Eğer Vgenopoulos eylemcilerin başlıca hedeflerinden biri olacağı bilinen bir bankaya çalılşanlarını kapatabiliyorsa…

…bunun sebebi otorite, bu seri katillerin kana susamışca eylemcilere ve topluma kapitalizmi korumak adına saldırmasıdır.

…bunun sebebi gelecekteki devrimin politikacıları, patronları, polisi ve ana-akım medyayı içermeyecek olmasıdır.

…bunun sebebi onların sürekli reklamını yaptığı “tek” çözümdür, burada farklı bir çözüm daha var, zamların ve işsizliğin olmadığı ama dayanışma, kendinden-örgütlenme ve insan ilişkilerinin olduğu.

Otoritenin ve kapitalin mayasında olanlar hayatın, özgürlüğün, şerefin katilinin kim olduğunu sorduklarında sadece dönüp kendilerine bakmalılar. Bugün ve hergün.

ELLERİNİZİ ÖZGÜR SOSYAL ALANLARDAN ÇEKİN

DEVLET VE KAPİTALLER GERÇEK KATİLLER, TERÖRİSTLER VE SUÇLULARDIR

HERKES SOKAKLARA

İSYAN

5/5/2010’daki açık toplantıdan.

Tonight’s tragic deaths in Athens leave little space for comments – we are all very shocked and deeply saddened by the events. To those (on the “Occupied London” blog even) who speculate that the deaths might have been caused purposefully by anarchists, we can only reply the following: we do not take to the streets, we do not risk our freedom and our lives confronting the greek police in order to kill other people. Anarchists are not murderers, and no brainwashing attempted by Greek PM Papandreou, the national or the international media should convince anyone otherwise.

That being said, and with developments still running frantically, we want to publish a rough translation of a statement by an employee of Marfin Bank – the bank whose branch was set alight in Athens today, where the three employees found a tragic death.

Read the letter, translate it, spread it around to your networks; grassroots counter-information has a crucial role to play at a moment when the greek state and corporate media are leashing out on the anarchist movement over here in Greece.

I feel an obligation toward my co-workers who have so unjustly died today to speak out and to say some objective truths. I am sending this message to all media outlets. Anyone who still bares some consciousness should publish it. The rest can continue to play the government’s game.

The fire brigade had never issued an operating license to the building in question. The agreement for it to operate was under the table, as it practically happens with all businesses and companies in Greece.

The building in question has no fire safety mechanisms in place, neither planned nor installed ones – that is, it has no ceiling sprinklers, fire exits or fire hoses. There are only some portable fire extinguishers which, of course, cannot help in dealing with extensive fire in a building that is built with long-outdated security standards.

No branch of Marfin bank has had any member of staff trained in dealing with fire, not even in the use of the few fire extinguishers. The management also uses the high costs of such training as a pretext and will not take even the most basic measures to protect its staff.

There has never been a single evacuation exercise in any building by staff members, nor have there been any training sessions by the fire-brigade, to give instructions for situations like this. The only training sessions that have taken place at Marfin Bank concern terrorist action scenarios and specifically planning the escape of the banks’ “big heads” from their offices in such a situation.

The building in question had no special accommodation for the case of fire, even though its construction is very sensitive under such circumstances and even though it was filled with materials from floor to ceiling. Materials which are very inflammable, such as paper, plastics, wires, furniture. The building is objectively unsuitable for use as a bank due to its construction.

No member of security has any knowledge of first aid or fire extinguishing, even though they are every time practically charged with securing the building. The bank employees have to turn into firemen or security staff according to the appetite of Mr Vgenopoulos [owner of Marfin Bank].

The management of the bank strictly bared the employees from leaving today, even though they had persistently asked so themselves from very early this morning – while they also forced the employees to lock up the doors and repeatedly confirmed that the building remained locked up throughout the day, over the phone. They even blocked off their internet access so as to prevent the employees from communicating with the outside world.

For many days now there has been some complete terrorisation of the bank’s employees in regard to the mobilisations of these days, with the verbal “offer”: you either work, or you get fired.

The two undercover police who are dispatched at the branch in question for robbery prevention did not show up today, even though the bank’s management had verbally promised to the employees that they would be there.

At last, gentlemen, make your self-criticism and stop wandering around pretending to be shocked. You are responsible for what happened today and in any rightful state (like the ones you like to use from time to time as leading examples on your TV shows) you would have already been arrested for the above actions. My co-workers lost their lives today by malice: the malice of Marfin Bank and Mr. Vgenopoulos personally who explicitly stated that whoever didin’t come to work today [May 5th, a day of a general strike!] should not bother showing up for work tomorrow [as they would get fired].

– An employee of Marfin Bank

The murderers “mourn” their victims

(Regarding today’s tragic death of 3 people)

The enormous strike demonstration which took place today, 5th of May turned into a social outflow of rage. At least 200,000 people of all ages took to the streets (employees and unemployed, in the public and private sector, locals and migrants) attempting, over many hours and in consecutive waves, to surround and to take over the Parliament. The forces of repression came out in full force, to play their familiar role – that is, of the protection of the political and financial authorities. The clashes were hours long and extensive. The political system and its institutions reached a nadir.

However, in the midst of all this, a tragic event that no words can possibly describe took place: 3 people died from infusions at the branch of Marfin Bank on Stadiou Avenue, which was set ablaze.

The state and the entire journalistic riff-raff, without any shame toward the dead or their close ones, spoke from the very first moment about some “murderer-hooded up youths”, trying to take advantage of the event, in order to calm the wave of social rage that had erupted and to recover their authority that had been torn apart; to impose once again a police occupation of the streets, to wipe out sources of social resistance and disobedience against state terrorism and capitalist barbarity. For this reason, during the last few hours the police forces have been marching through the center of Athens, they have conducted hundreds of detentions and they raided – with shootings and stun-grenades – the anarchist occupation “space of united multiform action” on Zaimi street and the “migrant haunt” on Tsamadou Street, causing extensive damage (both these places are in the Exarcheia neighbourhood of Athens). At the same time the threat of a violent police eviction is hanging over the rest of the self-organised spaces (occupations and haunts) after the Prime-ministerial speech which referred to soon-to-come raids for the arrest of the “murderers”.

The governors, governmental officials, their political personnel, the TV-mouthpieces and the salaried hack writers attempt in this way to purify their regime and the criminalise the anarchists and every unpatronised voice of struggle. As if there would ever be the slightest of chances that whoever attacked the bank (provided the official scenario stands) would possibly know there were people inside, and that they would torch it alight regardless. They seem to confuse the people in struggle for themselves: them who without any hesitation hand over the entire society to the deepest pillage and enslaving, who order their praetorians to attack without hesitation and to aim and shoot to kill, them who have lead three people to suicide in the past week alone, due to financial debts.

The truth is that the real murderer, the real instigator of today’s tragic death of 3 people is “mister” Vgenopoulos, who used the usual employers’ blackmailing (the threat of sacking) and forced his employees to work in the branches of his bank during a day of strike – and even in a branch like the one of Stadiou Avenue, where the strike’s demonstration would pass through. Such blackmailing is known only too well by anyone experiencing the terrorism of salaried slavery on an everyday level. We are awaiting to see what excuses Vgenopoulos will come up with for the relatives of the victims and for the society as a whole – this ultra-capitalist now hinted by some centers of power as the next prime minister in a future “national unity government” that could follow the expected, complete collapse of the political system.

If an unprecedented strike can ever be a murderer…

If an unprecedented demonstration, in an unprecedented crisis, can ever be a murderer…

If open social spaces that are alive and public can ever be murderers…

If the state can impose a curfew and attack demonstrators under the pretext of arresting murderers…

If Vgenopoulos can detain his employees inside a bank – that is, a primary social enemy and target for demonstrators…

…it is because authority, this serial murderer, wants to slaughter upon its birth a revolt which questions the supposed solution of an even harsher attack on society, of an even larger pillage by capital, of an even thirstier sucking of our blood.

…it is because the future of the revolt does not include politicians and bosses, police and mass media.

… it is because behind their much-advertised “only” solution, there is a solution that does not speak of development rates and unemployment but rather, it speaks of solidarity, self-organising and human relationships.

When asking who are the murderers of life, of freedom, of dignity, the ferments of authority and capital, they and their tuft hunters only need to take a look at their own selves. Today and every day.

HANDS OFF FREE SOCIAL SPACES

IT IS THE STATE AND THE CAPITALISTS WHO ARE THE MURDERERS, TERRORISTS AND CRIMINALS

EVERYONE TO THE STREETS

REVOLT

from the open assembly of the evening of 5/5/2010

kumkapı yabancılar misafirhanesine ikinci iade- i ziyaret / second ” return visit ” to the kumkapı foreigners guest house

Posted in destek ( support ), etkinlik-eylem-anma, haberler ( news ) on Nisan 16, 2010 by anticopyrighttr

Türkiye’de de alay edercesine “misafirhane” olarak adlandırılan göçmen alıkonma merkezlerinden biri olan Kumkapı Yabancılar Misafihanesi’nde göçmenler, yasal sınırı olmayan, bir aydan bir yıla hatta daha fazlasına uzayan sürelerde hapsediliyor. Niçin alıkondukları hakkında bilgilendirilmeyen, ne kadar zaman için kapatılacaklarını bilmeyen bu insanlar, ulusal ve uluslararası belgelerde mevcut olan tüm haklardan da mahrumlar.

Yakın zamanda İçişleri Bakanlığı “Yasadışı göçle mücadele” başlığı altında  yayınladığı bir genelge ile Misafirhanelerin “Geri Gönderme Merkezi” olarak adlandırılacağını ve bu merkezlerde bir dizi “iyileştirme” çalışmasının başlatılacağını belirtti.

Biz, Göçmen Dayanışma Ağı olarak herkesin koşulsuz serbest dolaşım hakkına ve istediği yerde yaşama özgürlüğüne sahip olduğunu ve kimsenin bu hakları kullandığı için hapsedilemeyeceğini savunuyor ve adı ister “misafirhane” ister  “Geri Gönderme Merkezi” olsun bu merkezlerdeki zulmün durması için bu yerlerin kapatılmasını istiyoruz.

Suçsuz göçmenlerin hapsedildiği bu merkezlerin kapatılması için sesimizi bir kez daha yükseltmek ve tutsak göçmenlere “yalnız değilsiniz” demek için herkesi 18 Nisan Pazar günü saat 14.00’da Kumkapı Yabancılar “Misafirhane”sine yapacağımız ikinci “iade-i ziyaret”e davet ediyoruz.

Ne Misafirhane Ne Geri Gönderme Merkezi!

Göç suç değildir

LİBERE!

Tarih: 18 Nisan 2010 Pazar

Saat: 14.00

Yer: Kumkapı Yabancılar Misafihanesi önü

(Eski Bölge İdare Mahkemesi Vergi Mahkemesi Binası)

Muhsinehatun Mahallesi Büyük Kömürcü Sk, 1-23,

Kumkapı

Buluşma Yeri: Beyazıt Tramvay Durağı, 13.30

The Kumkapi Foreigners Guesthouse is one of the many migrant detention centers in Turkey where the irony of the term “guesthouses” overshadows the reality that in these centers, without any defined legal limits, migrants are imprisoned from one month to a year or even more. These people, who are not informed about the causes behind their detention, nor about how long they will be confined, are also deprived from exercising their basic rights upheld in national and international documents.

Recently the Ministry of Interior issued a directive under the title “Fighting irregular migration” where it is stated that the Guesthouses will now be renamed as “Return Centers” and that a host of “improvement” works will be initiated.

We, as the Migrant Solidarity Network, believe that every person has the right to free and unconditional movement and the freedom to live wherever he or she desires. No one should be imprisoned for practicing this right. To bring an end to the great injustices lived in these centers, whether named “Guesthouse” or “Return Center”, we demand that they all be shut down.

To protest these centers which imprison innocent migrants and tell those captive migrants that “they are not alone” we invite everyone to join us on our second “return visit” to the Kumkapi Foreigner’ “Guesthouse” on Sunday the 18th of April at 2 pm.

Neither Guesthouse, Nor Return Center!
Migration is not a crime!
LIBERE!

Date: 18 April 2010 Sunday
Saat: 14.00
Location: In front of Kumkapı Foreigners Guesthouse
Muhsinehatun Mahallesi Büyük Kömürcü Sk, 1-23,
34126 Kumkapı
Meeting point: Beyazıt Tram Stop, 13.30

daha fazla bilgi için / for further information:

http://www.gocmendayanisma.org
bilgi@gocmendayanisma.org

newroz piroz be !!!

Posted in duyuru / announcement, etkinlik-eylem-anma, haberler ( news ) on Mart 21, 2010 by anticopyrighttr

in memoriam… [ HRANT DİNK 15.09.1954 – 19.01.2007 ]

Posted in etkinlik-eylem-anma on Ocak 19, 2010 by anticopyrighttr

HRANT DİNK; ERMENIAN JOURNALIST WHOM HAS BEEN KILLED  BY A TURKISH FASCIST TWO YEARS AGO!!!

banner: ” we’ re all hrant dink, we’ re all ermenian “

remember, remember the 6th. of december

Posted in A.C.A.B., Anarşizm (Anarchizm), etkinlik-eylem-anma, şehir ve direniş ( city and resistance ) on Aralık 6, 2009 by anticopyrighttr

bilgi / info:

http://www.occupiedlondon.org/blog/
http://athens.indymedia.org/

(tr)Alexis’in Anısına…

(en)In memory of Alexis…

Netten İzle / Watch Online

http://www.youtube.com/watch?v=-O66Z2x1X2A

indir / download:

http://rapidshare.de/files/48798476/Remember_the_6th_of_December.flv.html

dersim’38

Posted in Belgesel (Documentary), duyuru / announcement, etkinlik-eylem-anma, Faşizm (Fascism) on Kasım 20, 2009 by anticopyrighttr

UNUTMAMAK İÇİN !!!

FOR NOT TO FORGET !!!

https://anticopyrighttr.wordpress.com/2008/11/27/dersim-38-belgeseli-a-documentary-about-genocide-commited-in-dersim-in-1938/

metal işçileri kurultayı…

Posted in emek hareketleri ( worker movements ), etkinlik-eylem-anma, Eylem (Protest), haberler ( news ) on Kasım 17, 2009 by anticopyrighttr

18 Kasım Çarşamba günü Netaş grevinin 23. yıldönümü. Bundan 23 yıl önce Netaş işçileri yaktıkları mücadele ateşi ile hem patronlarına gereken dersi vermiş hem de 12 Eylül karanlığını işçi sınıfı cephesinden yaran önemli bir eyleme imza atmışlardı.

Ancak bu önemli direnişin ardından sermaye sınıfının saldırıları artarak devam etti. İşçi sınıfının toplamı ile birlikte metal işçilerinin de çalışma ve yaşam koşulları çok daha fazla ağırlaştı. Sermaye sınıfı eliyle yürütülen bu saldırılar ise işbirlikçi ve kontra sendikal çeteler tarafından da desteklendi. Yani metal işçileri aradan geçen 23 yılda hem içerden hem dışarıdan çok yönlü bir kuşatma altında yaşadı.

Bugün ise bu kuşatmayı yarmanın vakti çoktan geldi. İstanbul’un farklı sanayi havzalarında çalışan sınıf bilinçli metal işçileri olarak bu kuşatmayı yarmak iddiası yürüttüğümüz çalışmaları bir süredir metal işçilerinin mücadele birliğini ve programını yaratma hedefi ile birlikte bir kurultay çalışması ekseninde yürütüyoruz. 22 Kasım Pazar Günü Fatih’te SU Gösteri Sanatları Sahnesi’nde gerçekleştireceğimiz kurultayımız öncesinde ve Netaş grevinin 23. yıldönümünde MESS’in önünde olacağız. Metal işçilerinin boynunda asılı duran pranga olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası MESS önünde Netaş grevini anacak, kurultayımızın duyurusunu yapacak, MESS’in saltanatına son verecek bir mücadele döneminin başlamak üzere olduğunu haykıracağız.

Tüm basın emekçileri ile birlikte ilerici-öncü işçileri ve duyarlı kamuoyunu, 18 Kasım saat 11:00’da gerçekleştireceğimiz basın açıklamasına ve 22 Kasım’da gerçekleştireceğimiz Metal İşçileri Kurultayı’na katılmaya çağırıyoruz.

Basın Açıklaması
Tarih : 18 Kasım 2009
Çarşamba
Saat : 11:00
Yer : MESS önü
(Abidei Hürriyet Cad. Mecidiyeköy Yolu No: 268, MESS Şişli – İSTANBUL)

Metal İşçileri Kurultayı
Tarih : 22 Kasım 2009 Pazar
Saat : 10:30
Yer : Su Gösteri Sanatları Sahnesi ( Gureba Hüseyinağa Mah. Vezirçeşmesi
Sok. No:3 Aksaray/Fatih/İSTANBUL)

Metal İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi

call of the metal workers to their press release & conference

not: görsel kızılbayrak’ tan alınmıştır.

durruti ve ispanya anarşist devrimi – anarşi radyo özel programı

Posted in '36 ispanya devrimi ( '36 spanish revolution ), Anarşizm (Anarchizm), Anti Faşizm (Anti Fascism), etkinlik-eylem-anma, haberler ( news ), Medya (Media) on Kasım 12, 2009 by anticopyrighttr

durruti özel programı

DURRUTİ’NİN HAYATINI KAYBETTİĞİ GÜN OLAN 20 KASIM’DA,

“DURRUTİ VE İSPANYA ANARŞİST DEVRİMİ”

durruti’ye hep şu soruyu sordular: “tek başınıza kazanabilir misiniz?”

o ispanya’daki anarşist devrimin önderi değil taşıyıcısıdı.  ispanya anarşist devrimini cephede haykıran kadın-erkek-çocuk 4  milyonu bulmuş anarşistten sadece biriydi.

bir işçinin oğlu, kendisi de babası gibi demiryolu işçisi olan durruti,
anarşist tarihin en önemli isimlerinden biri, gerçek bir anarko-sendikalist, tutkulu bir devrimci ve yürekli bir anarşisttir.

20 Kasım 1936’da hayatını kabeden durutti’yi yaşamıyla, sözleriyle,
yaptıklarıyla ve onun için yazılmış olanlarla selamlıyoruz.

“biz hep varoşlarda ve izbe duvarların içinde yaşadık. Bir süre için
nasıl barınacağımızı bileceğiz. şunu aklınızdan çıkarmayın, biz aynı
zamanda inşa da edebiliriz. ispanya’da, amerika’da, her yerde,
sarayları ve şehirleri kuran biz işçileriz. biz işçiler, onların
yerini alacak başkalarını da yapabiliriz. ve hatta daha iyilerini!
yıkıntılardan hiç korkmuyoruz. biz dünyayı miras alacağız, bu konuda
hiçbir şüphemiz yok. burjuvazi tarih sahnesinden çekilmeden önce kendi
dünyasını yakıp yıkabilir. yüreğimizde yeni bir dünya taşıyoruz, şimdi
şu anda bu dünya büyümekte…”
Bueneventura Durruti

durruti ve ispanya anarşist devrimi özel programı:
20 Kasım 2009 Cuma akşamı 22:00-24:00 saatleri arası,
http://www.anarsiradyo.org

radio broadcasting for the death anniversary of durruti.( the broadcast will be in turkish )